Konumuz sevgi...peki siz nasıl seviyorsunuz?...
+2
ASUMAN
aycammm
6 posters
- iyikibenUsta Üye
- Mesaj Sayısı : 991
Yaş : 48
Puan : 0
Puanlar : 1810
Kayıt tarihi : 03/11/09
Konumuz sevgi...peki siz nasıl seviyorsunuz?...
14/02/11, 04:58 pm
Japon düşünür Masumi Toyotome'nin sevgi üzerine söyledikleri.
"Dünyada sevilmek istemeyen kişi yok gibidir" diye başlıyor Toyotome.
"Sevgi nedir, nerede bulunur, biliyor muyuz" diye soruyor.
Sonra anlatmaya başlıyor..
"Sevgi üç türlüdür!.."
Birincinin adı
"Eğer" türü sevgi!..
Belli beklentileri karşılarsak bize verilecek sevgiye bu adı takmış yazar.
Örnekler veriyor:
Eğer iyi olursan baban, annen seni sever.
Eğer başarılı ve önemli kişi olursan, seni severim.
Eğer eş olarak benim beklentilerimi karşılarsan seni severim.
Toyotome,
"En çok rastlanan sevgi türü budur" diyor.
Bir şarta bağlı sevgi... Karşılık bekleyen sevgi...
"Sevenin, istediği bir şeyin sağlanması karşılığı olarak
vaad edilen bir sevgi türüdür bu" diyor yazar...
"Nedeni ve şekli bakımından bencildir.
Amacı sevgi karşılığı bir şey kazanmaktır."
Yazara göre evliliklerin pek çoğu "Eğer" türü sevgi
üzerine kurulduğu için çabuk yıkılıyor.
Gençler birbirlerinin o anki gerçek hallerine değil,
hayallerindeki abartılmış romantik görüntüsüne aşık oluyor ve
beklentilere giriyorlar.
Beklentiler gerçekleşmediğinde, düş kırıklıkları başlıyor.
Sevgi giderek nefrete dönüşüyor.
En saf olması gereken anne-baba sevgisinde bile "Eğer" türüne rastlanıyor.
Yazar bir örnek veriyor.
Bir genç Tokyo Üniversitesi giriş sınavlarını kazanarak babasını mutlu etmek için, çok çalışıyor. Okul dışında hazırlama kurslarına da gidiyor. Ama başarılı olamıyor. Babasının yüzüne bakacak hali yok. Üzüntüsünü hafifletmek için bir haftalığına Hakone kaplıcalarına gidiyor.
Eve döndüğünde babası öfkeyle "Sınavları kazanamadın. Bir de utanmadan Hakone'ye gittin" diye bağırıyor.
Delikanlı "Ama baba, vaktiyle sen de bir ara kendini iyi hissetmediğinde Hakone kaplıcalarına gittiğini anlatmıştın" diyor.
Baba daha çok kızarak, delikanlıyı tokatlıyor.
Çocuk da intihar ediyor.
"Gazeteler intiharın anlık bir sinir krizi sonucu olduğunu söylediler, yanılıyorlardı " diyor yazar.
"Delikanlı babasının kendisine olan sevgisinin yüksek düzeydeki beklentilerine bağlı olduğunu anlamıştı!.."
İnsanlar "Eğer" türü sevginin üstünde bir sevgi arayışı içindeler aslında.
"Bu sevginin varlığını ve nerede aranması gerektiğini bilmek, bu genç adamın yaptığı gibi, yaşamı sürdürmekle, ondan vazgeçmek arasında bir tercih yapmakla karşı karşıya kaldığımızda önemli rol oynayabilir" diyor, Masumi Toyotome.
İkinci türe geçiyoruz.
"Çünkü" türü sevgi.
Toyotome bu tür sevgiyi şöyle tarif ediyor:
"Bu tür sevgide kişi, bir şey olduğu, bir şeye sahip olduğu ya da bir şey yaptığı için sevilir. Başka birinin onu sevmesi, sahip olduğu bir niteliğe ya da koşula bağlıdır".
Örnek mi?
"Seni seviyorum.
Çünkü çok güzelsin(Yakışıklısın)."
"Seni seviyorum.
Çünkü o kadar popüler, o kadar zengin, o kadar ünlüsün ki." ,
"Seni seviyorum.
Çünkü bana o kadar güven veriyorsun ki.."
"Seni seviyorum.
Çünkü beni üstü açık arabanla, o kadar romantik yerler ---ürüyorsun ki."
Yazar,
"Çünkü" türü sevginin,
"Eğer" türü sevgiye tercih edileceğini anlatıyor.
"Eğer" türü sevgi, bir beklenti koşuluna bağlı olduğundan büyük ve ağır bir yük haline gelebilir. Oysa zaten sahip olduğumuz bir nitelik yüzünden sevilmemiz, hoş bir şeydir, egomuzu okşar. Bu tür, olduğumuz gibi sevilmektir. İnsanlar oldukları gibi sevilmeyi tercih ederler. Bu tür sevgi onlara yük getirmediği için rahatlatıcıdır. Ama derin düşünürseniz, bu türün, "Eğer" türünden temelde pek farklı olmadığını görürsünüz. Kaldı ki, bu tür sevgi de, yükler getirir insana. İnsanlar, hep daha çok insan tarafından sevilmek isterler. Hayranlarına yenilerini eklemek için çabalarlar. Sevilecek
niteliklere onlardan biraz daha fazla sahip biri ortaya çıktığı zaman, sevenlerinin, artık ötekileri sevmeye başlayacağından korkarlar. Böylece yaşama sonsuz sevgi kazanma gayretkeşliği ve rekabet girer.
Ailenin en küçük kızı yeni doğan bebeğe içerler.
Üstü açık BMW'si ile hava atan delikanlı, Ferrari ile gelene içerler.
Evli kadın, kocasının genç ve güzel sekreterine içerler.
"O zaman bu tür sevgide güven duygusu bulunabilir mi?" diye soruyor Toyotome...
"Çünkü türü sevgi de, gerçek ve sağlam sevgi olamaz." diyor.
Bu tür sevginin güven duygusu vermeyişinin iki ayrı nedeni daha var...
Birincisi,
"Acaba bizi seven kişinin düşündüğü kişi miyiz?" korkusu.
Tüm insanların iki yanı vardır.
Biri dışa gösterdikleri.
Öteki yalnız kendilerinin bildiği.
"İnsanlar sandıkları kişi olmadığımızı anlar ve bizi terkederlerse" korkusu buradan doğar.
İkincisi de
"Ya günün birinde değişirsem ve insanlar beni sevmez olurlarsa.." endişesidir.
Japonyada bir temizleyicide çalışan dünya güzeli kızın yüzü patlayan kazanla parçalanmış.Yüzü fena halde çirkinleşince, nişanlısı nişanı bozup onu terk etmiş. Daha acısı... Aynı kentte oturan anne ve babası, hastaneye ziyarete bile gelmemişler, artık çirkin olan kızlarını. Sahip olduğu sevgi, sahip olduğu güzellik temeli üstüne bina edilmiş olduğundan bir günde yok olmuş. Güzellik kalmayınca sevgi de kalmamış. Kız bir kaç ay sonra kahrından ölmüş...
Japon yazar, "Toplumdaki sevgilerin çoğu "Çünkü" türündendir ve bu tür sevgi, kalıcılığı konusunda insanı hep kuşkuya düşürür" diyor...
Peki o zaman,
gerçek sevgi,
güvenilecek sevgi ne?
Ve işte sevgilerin en gerçeği!..
"Üçüncü tür sevgi benim
"Rağmen"'
diye adlandırdığım türdür"
diyor yazar.
Bir koşula bağlı olmadığı için ve karşılığında bir şey beklenmediği için "Eğer" türü sevgiden farklı bu. Sevilen kişinin çekici bir niteliğine dayanıp, böyle bir şeyin varlığını esas olarak almadığı için "Çünkü" türü sevgi de değil. Bu üçüncü tür sevgide, insan "Bir şey olduğu için" değil, "Bir şey olmasına rağmen" sevilir.
Güzelliğe bakar mısınız?
Rağmen sevgi...
Esmeralda, Quasimodo'yu dünyanın en çirkin, en korkunç kamburu olmasına "rağmen" sever.
Asil, yakışıklı, zengin delikanlı da Esmaralda'ya çingene olmasına "rağmen" tapar!.. "
Kişi dünyanın en çirkin, en zavallı, en sefil insanı olabilir.
Bunlara "rağmen" sevilebilir.
Tabii bu sevgiyle karşılaşması şartı ile..
"Burada insanın, iyi, çekici, zengin konum edinerek sevgiyi kazanması gerekmiyor. Kusurlarına, cahilliğine, kötü huylarına ya da kötü geçmişine "rağmen" olduğu gibi, o haliyle sevilebiliyor. Bütünüyle çok değersiz gibi görünebiliyor ama, en değerli gibi sevilebiliyor.
Japon yazar
"Yüreklerin en çok susadığı sevgi budur" diyor.
"Farkında olsanız da, olmasanız da, bu tür sevgi sizin için yiyecek, içecek, giysi, ev, aile, zenginlik, başarı ya da ünden daha önemlidir."
Bunu böyle olduğundan nasıl emin?
Haklı olduğunu kanıtlamak için sizi bir teste davet ediyor..
"Şu soruma cevap verin" diyor.
"Kalbinizin derinliklerinde, dünyada kimsenin size aldırmadığını ve hiç kimsenin sizi sevmediğini düşünseydiniz, yiyecek, elbise, ev, aile, zenginlik, başarı ve üne olan ilginizi yitirmez miydiniz? Kendi kendinize "yaşamamın ne yararı var" diye sormaz mıydınız?
Devam ediyor Toyotome...
"Şu anda en sevdiğiniz kişinin sizi sadece kendi çıkarı için sevdiğini anladığınızı bir düşünün...
Dünya birdenbire başınızın üstüne çökmez miydi?
O an yaşam size anlamsız gelmez miydi?"
"Diyelim ki sıradan bir yaşamınız var...
Günlük yaşıyorsunuz...
Günün birinde gerçek, derin ve doyurucu bir sevgi bulacağınızdan umudunuz olmasa, kalan hayatınızı nasıl yaşardınız?"
diye soruyor ve yanıtlıyor:
"Böyleleri ya iyice umutsuzluğa kapılıp intihar ediyorlar ya da iyice dağıtıp yaşayan ölü haline geliyorlar."
Toyotome, hem de nasıl iddialı savunuyor "rağmen"' sevgiyi...
"Bu gün yaşamınızı sürdürebilmenizin nedeni "rağmen" türü sevgiyi şu anda yaşıyor olmanız ya da bir gün bu sevgiyi bulacağınıza inancınızdır."
Son sözlerinde biraz umutsuz, Toyotome...
"Bugün yaşadığımız toplumda herkesi doyuracak bu sevgiyi bulmak zor.
Çünkü herkesin sevgiye ihtiyacı var... Kimsede başkasına verecek fazlası yok" diye açıklıyor... Anlatıyor.
"Yakınımızda olan birinin bu sevgiyi bize vermesini bekleriz.
Ama o da aynı şeyi başkasından beklemektedir"
Peki bu dünyada sevgi ne kadar var?
Yazara göre, açlığımızı biraz bastıracak kadar...
Ve de yemek öncesi tadımlık gelen iştah açıcılar gibi.
Bu minnacık tadım, bizi daha müthiş bir sevgi açlığına tahrik ve teşvik ediyor.
Bu minnacık tadım sevgiye ne kadar muhtaç olduğumuzu anlatıyor.
Büyük bir hırsla ana yemeğin gelmesini ve bizi doyurmasını bekliyoruz.
Hani nerede?
Hepsi o...
Ve asıl çarpıcı cümle en sonda:
"Dünyadaki en büyük kıtlık,
"Rağmen" türü sevginin
yeterince olmayışıdır!.."
Peki ya siz nasıl seviyor sunuz???
"Dünyada sevilmek istemeyen kişi yok gibidir" diye başlıyor Toyotome.
"Sevgi nedir, nerede bulunur, biliyor muyuz" diye soruyor.
Sonra anlatmaya başlıyor..
"Sevgi üç türlüdür!.."
Birincinin adı
"Eğer" türü sevgi!..
Belli beklentileri karşılarsak bize verilecek sevgiye bu adı takmış yazar.
Örnekler veriyor:
Eğer iyi olursan baban, annen seni sever.
Eğer başarılı ve önemli kişi olursan, seni severim.
Eğer eş olarak benim beklentilerimi karşılarsan seni severim.
Toyotome,
"En çok rastlanan sevgi türü budur" diyor.
Bir şarta bağlı sevgi... Karşılık bekleyen sevgi...
"Sevenin, istediği bir şeyin sağlanması karşılığı olarak
vaad edilen bir sevgi türüdür bu" diyor yazar...
"Nedeni ve şekli bakımından bencildir.
Amacı sevgi karşılığı bir şey kazanmaktır."
Yazara göre evliliklerin pek çoğu "Eğer" türü sevgi
üzerine kurulduğu için çabuk yıkılıyor.
Gençler birbirlerinin o anki gerçek hallerine değil,
hayallerindeki abartılmış romantik görüntüsüne aşık oluyor ve
beklentilere giriyorlar.
Beklentiler gerçekleşmediğinde, düş kırıklıkları başlıyor.
Sevgi giderek nefrete dönüşüyor.
En saf olması gereken anne-baba sevgisinde bile "Eğer" türüne rastlanıyor.
Yazar bir örnek veriyor.
Bir genç Tokyo Üniversitesi giriş sınavlarını kazanarak babasını mutlu etmek için, çok çalışıyor. Okul dışında hazırlama kurslarına da gidiyor. Ama başarılı olamıyor. Babasının yüzüne bakacak hali yok. Üzüntüsünü hafifletmek için bir haftalığına Hakone kaplıcalarına gidiyor.
Eve döndüğünde babası öfkeyle "Sınavları kazanamadın. Bir de utanmadan Hakone'ye gittin" diye bağırıyor.
Delikanlı "Ama baba, vaktiyle sen de bir ara kendini iyi hissetmediğinde Hakone kaplıcalarına gittiğini anlatmıştın" diyor.
Baba daha çok kızarak, delikanlıyı tokatlıyor.
Çocuk da intihar ediyor.
"Gazeteler intiharın anlık bir sinir krizi sonucu olduğunu söylediler, yanılıyorlardı " diyor yazar.
"Delikanlı babasının kendisine olan sevgisinin yüksek düzeydeki beklentilerine bağlı olduğunu anlamıştı!.."
İnsanlar "Eğer" türü sevginin üstünde bir sevgi arayışı içindeler aslında.
"Bu sevginin varlığını ve nerede aranması gerektiğini bilmek, bu genç adamın yaptığı gibi, yaşamı sürdürmekle, ondan vazgeçmek arasında bir tercih yapmakla karşı karşıya kaldığımızda önemli rol oynayabilir" diyor, Masumi Toyotome.
İkinci türe geçiyoruz.
"Çünkü" türü sevgi.
Toyotome bu tür sevgiyi şöyle tarif ediyor:
"Bu tür sevgide kişi, bir şey olduğu, bir şeye sahip olduğu ya da bir şey yaptığı için sevilir. Başka birinin onu sevmesi, sahip olduğu bir niteliğe ya da koşula bağlıdır".
Örnek mi?
"Seni seviyorum.
Çünkü çok güzelsin(Yakışıklısın)."
"Seni seviyorum.
Çünkü o kadar popüler, o kadar zengin, o kadar ünlüsün ki." ,
"Seni seviyorum.
Çünkü bana o kadar güven veriyorsun ki.."
"Seni seviyorum.
Çünkü beni üstü açık arabanla, o kadar romantik yerler ---ürüyorsun ki."
Yazar,
"Çünkü" türü sevginin,
"Eğer" türü sevgiye tercih edileceğini anlatıyor.
"Eğer" türü sevgi, bir beklenti koşuluna bağlı olduğundan büyük ve ağır bir yük haline gelebilir. Oysa zaten sahip olduğumuz bir nitelik yüzünden sevilmemiz, hoş bir şeydir, egomuzu okşar. Bu tür, olduğumuz gibi sevilmektir. İnsanlar oldukları gibi sevilmeyi tercih ederler. Bu tür sevgi onlara yük getirmediği için rahatlatıcıdır. Ama derin düşünürseniz, bu türün, "Eğer" türünden temelde pek farklı olmadığını görürsünüz. Kaldı ki, bu tür sevgi de, yükler getirir insana. İnsanlar, hep daha çok insan tarafından sevilmek isterler. Hayranlarına yenilerini eklemek için çabalarlar. Sevilecek
niteliklere onlardan biraz daha fazla sahip biri ortaya çıktığı zaman, sevenlerinin, artık ötekileri sevmeye başlayacağından korkarlar. Böylece yaşama sonsuz sevgi kazanma gayretkeşliği ve rekabet girer.
Ailenin en küçük kızı yeni doğan bebeğe içerler.
Üstü açık BMW'si ile hava atan delikanlı, Ferrari ile gelene içerler.
Evli kadın, kocasının genç ve güzel sekreterine içerler.
"O zaman bu tür sevgide güven duygusu bulunabilir mi?" diye soruyor Toyotome...
"Çünkü türü sevgi de, gerçek ve sağlam sevgi olamaz." diyor.
Bu tür sevginin güven duygusu vermeyişinin iki ayrı nedeni daha var...
Birincisi,
"Acaba bizi seven kişinin düşündüğü kişi miyiz?" korkusu.
Tüm insanların iki yanı vardır.
Biri dışa gösterdikleri.
Öteki yalnız kendilerinin bildiği.
"İnsanlar sandıkları kişi olmadığımızı anlar ve bizi terkederlerse" korkusu buradan doğar.
İkincisi de
"Ya günün birinde değişirsem ve insanlar beni sevmez olurlarsa.." endişesidir.
Japonyada bir temizleyicide çalışan dünya güzeli kızın yüzü patlayan kazanla parçalanmış.Yüzü fena halde çirkinleşince, nişanlısı nişanı bozup onu terk etmiş. Daha acısı... Aynı kentte oturan anne ve babası, hastaneye ziyarete bile gelmemişler, artık çirkin olan kızlarını. Sahip olduğu sevgi, sahip olduğu güzellik temeli üstüne bina edilmiş olduğundan bir günde yok olmuş. Güzellik kalmayınca sevgi de kalmamış. Kız bir kaç ay sonra kahrından ölmüş...
Japon yazar, "Toplumdaki sevgilerin çoğu "Çünkü" türündendir ve bu tür sevgi, kalıcılığı konusunda insanı hep kuşkuya düşürür" diyor...
Peki o zaman,
gerçek sevgi,
güvenilecek sevgi ne?
Ve işte sevgilerin en gerçeği!..
"Üçüncü tür sevgi benim
"Rağmen"'
diye adlandırdığım türdür"
diyor yazar.
Bir koşula bağlı olmadığı için ve karşılığında bir şey beklenmediği için "Eğer" türü sevgiden farklı bu. Sevilen kişinin çekici bir niteliğine dayanıp, böyle bir şeyin varlığını esas olarak almadığı için "Çünkü" türü sevgi de değil. Bu üçüncü tür sevgide, insan "Bir şey olduğu için" değil, "Bir şey olmasına rağmen" sevilir.
Güzelliğe bakar mısınız?
Rağmen sevgi...
Esmeralda, Quasimodo'yu dünyanın en çirkin, en korkunç kamburu olmasına "rağmen" sever.
Asil, yakışıklı, zengin delikanlı da Esmaralda'ya çingene olmasına "rağmen" tapar!.. "
Kişi dünyanın en çirkin, en zavallı, en sefil insanı olabilir.
Bunlara "rağmen" sevilebilir.
Tabii bu sevgiyle karşılaşması şartı ile..
"Burada insanın, iyi, çekici, zengin konum edinerek sevgiyi kazanması gerekmiyor. Kusurlarına, cahilliğine, kötü huylarına ya da kötü geçmişine "rağmen" olduğu gibi, o haliyle sevilebiliyor. Bütünüyle çok değersiz gibi görünebiliyor ama, en değerli gibi sevilebiliyor.
Japon yazar
"Yüreklerin en çok susadığı sevgi budur" diyor.
"Farkında olsanız da, olmasanız da, bu tür sevgi sizin için yiyecek, içecek, giysi, ev, aile, zenginlik, başarı ya da ünden daha önemlidir."
Bunu böyle olduğundan nasıl emin?
Haklı olduğunu kanıtlamak için sizi bir teste davet ediyor..
"Şu soruma cevap verin" diyor.
"Kalbinizin derinliklerinde, dünyada kimsenin size aldırmadığını ve hiç kimsenin sizi sevmediğini düşünseydiniz, yiyecek, elbise, ev, aile, zenginlik, başarı ve üne olan ilginizi yitirmez miydiniz? Kendi kendinize "yaşamamın ne yararı var" diye sormaz mıydınız?
Devam ediyor Toyotome...
"Şu anda en sevdiğiniz kişinin sizi sadece kendi çıkarı için sevdiğini anladığınızı bir düşünün...
Dünya birdenbire başınızın üstüne çökmez miydi?
O an yaşam size anlamsız gelmez miydi?"
"Diyelim ki sıradan bir yaşamınız var...
Günlük yaşıyorsunuz...
Günün birinde gerçek, derin ve doyurucu bir sevgi bulacağınızdan umudunuz olmasa, kalan hayatınızı nasıl yaşardınız?"
diye soruyor ve yanıtlıyor:
"Böyleleri ya iyice umutsuzluğa kapılıp intihar ediyorlar ya da iyice dağıtıp yaşayan ölü haline geliyorlar."
Toyotome, hem de nasıl iddialı savunuyor "rağmen"' sevgiyi...
"Bu gün yaşamınızı sürdürebilmenizin nedeni "rağmen" türü sevgiyi şu anda yaşıyor olmanız ya da bir gün bu sevgiyi bulacağınıza inancınızdır."
Son sözlerinde biraz umutsuz, Toyotome...
"Bugün yaşadığımız toplumda herkesi doyuracak bu sevgiyi bulmak zor.
Çünkü herkesin sevgiye ihtiyacı var... Kimsede başkasına verecek fazlası yok" diye açıklıyor... Anlatıyor.
"Yakınımızda olan birinin bu sevgiyi bize vermesini bekleriz.
Ama o da aynı şeyi başkasından beklemektedir"
Peki bu dünyada sevgi ne kadar var?
Yazara göre, açlığımızı biraz bastıracak kadar...
Ve de yemek öncesi tadımlık gelen iştah açıcılar gibi.
Bu minnacık tadım, bizi daha müthiş bir sevgi açlığına tahrik ve teşvik ediyor.
Bu minnacık tadım sevgiye ne kadar muhtaç olduğumuzu anlatıyor.
Büyük bir hırsla ana yemeğin gelmesini ve bizi doyurmasını bekliyoruz.
Hani nerede?
Hepsi o...
Ve asıl çarpıcı cümle en sonda:
"Dünyadaki en büyük kıtlık,
"Rağmen" türü sevginin
yeterince olmayışıdır!.."
Peki ya siz nasıl seviyor sunuz???
- aycammmAsil Üye
- Mesaj Sayısı : 79
Yaş : 38
Puan : 0
Puanlar : 93
Kayıt tarihi : 30/05/09
Geri: Konumuz sevgi...peki siz nasıl seviyorsunuz?...
14/02/11, 05:04 pm
çok beğendim bu paylaşım için teşekkürler..
- leponexUsta Üye
- Mesaj Sayısı : 746
Yaş : 42
Şehir : İstanbul
Puan : 0
Puanlar : 852
Kayıt tarihi : 20/09/09
Geri: Konumuz sevgi...peki siz nasıl seviyorsunuz?...
14/02/11, 05:08 pm
Çok güzel bir paylaşım olmuş; eline sağlık.
- iyikibenUsta Üye
- Mesaj Sayısı : 991
Yaş : 48
Puan : 0
Puanlar : 1810
Kayıt tarihi : 03/11/09
Geri: Konumuz sevgi...peki siz nasıl seviyorsunuz?...
14/02/11, 05:34 pm
beğendiğiniz için teşekkür ederim arkadaşlar,
- ASUMANUsta Üye
- Mesaj Sayısı : 556
Yaş : 47
Puan : 1
Puanlar : 673
Kayıt tarihi : 29/09/09
Geri: Konumuz sevgi...peki siz nasıl seviyorsunuz?...
14/02/11, 05:40 pm
GÜZEL PAYŞLAŞIM İİKİBEN ARKADAŞIM TŞKLR.HAYATIM BOYUNCA İNSANLARDAN SEVGİDEN ÇOK HAKARET GÖRDÜM.BU YÜZDEN SEVGİNİN HER TÜRÜNE RAZIYIM.RAĞMEN TÜRÜNDEN SEVMEK YA DA SEVİLMEK ÇOK GÜZEL OLURDU AMA MALESEF O TÜRDEN SEVGİLER SADECE FİLMLERDE VE MASALLARDA VAR BENCE.
SEVGİDE FAZLA MANTIKLI OLMAKTA,FAZLA DUYGUSAL OLMAKTA YARALAYICI OLABİLİR.HERŞEY DENGİ DENGİNE GÜZEL.
SEVGİDE FAZLA MANTIKLI OLMAKTA,FAZLA DUYGUSAL OLMAKTA YARALAYICI OLABİLİR.HERŞEY DENGİ DENGİNE GÜZEL.
- iyikibenUsta Üye
- Mesaj Sayısı : 991
Yaş : 48
Puan : 0
Puanlar : 1810
Kayıt tarihi : 03/11/09
Geri: Konumuz sevgi...peki siz nasıl seviyorsunuz?...
14/02/11, 07:03 pm
şizofren olduğu için eşini ya da sevgilisini terkedenler de var,herşeye rağmen eşimi seviyorum diyenler de...
- iyikibenUsta Üye
- Mesaj Sayısı : 991
Yaş : 48
Puan : 0
Puanlar : 1810
Kayıt tarihi : 03/11/09
Geri: Konumuz sevgi...peki siz nasıl seviyorsunuz?...
14/02/11, 07:49 pm
teşekkürler asuman,güzel yorumlarından bir tane daha...,yalnız neden hakaret gördün anlayamadım?çevrende çok mu kötü insanlar vardı ki?
- ASUMANUsta Üye
- Mesaj Sayısı : 556
Yaş : 47
Puan : 1
Puanlar : 673
Kayıt tarihi : 29/09/09
Geri: Konumuz sevgi...peki siz nasıl seviyorsunuz?...
14/02/11, 08:27 pm
İİKİBENCİM,KİMİ ZAMAN VİCDANLI OLUŞUM YANLIŞ ANLAŞILDI,KİMİ ZAMAN APTAL DEDİLER,KİMİ ZAMAN ÇİRKİN DEDİLER, KİMİNE GÖRE VİCDANSIZIM,KİMİNE GÖRE YALANCI,GARİP OLAN DELİ DİYENLERİN AZ OLMASI.
NE OLDUĞUNU,NE OLDUĞUMU KARIŞTIRDIM BENDE BAZEN.ORTADA OLAN ŞEY ŞANSSIZLIĞIM DİYE DÜŞÜNÜYORUM.İNSANIN NE KADAR KUSURU OLURSA OLSUN,BANA YAPILDIĞI KADAR KUSURU YÜZÜNE VURULAN AZ KİŞİ VARDIR.
TANRI DA BU HASTALIĞI BANA VERMEKLE BENİ NE KADAR ÇOK SEVDİĞİNİ BELLİ ETMİŞ OLDU.KADER DEDİM GEÇTİM SONUNDA BEN DE.HERKES Bİ ŞEKİLDE EKTİĞİNİ BİÇİYOR,SUÇUMUN NE OLDUĞUNU ANLIYAMADIM AMA KABUL ETTİM SUÇLU OLDUĞUMU,BELKİ TESADÜFTÜR,EMİN OLAMAM AMA O GÜNDEN SONRA HERŞEY DAHA İİ OLDU HAYATIMDA.NE MUTLU SEVENLERE,SEVİLENLERE.
NE OLDUĞUNU,NE OLDUĞUMU KARIŞTIRDIM BENDE BAZEN.ORTADA OLAN ŞEY ŞANSSIZLIĞIM DİYE DÜŞÜNÜYORUM.İNSANIN NE KADAR KUSURU OLURSA OLSUN,BANA YAPILDIĞI KADAR KUSURU YÜZÜNE VURULAN AZ KİŞİ VARDIR.
TANRI DA BU HASTALIĞI BANA VERMEKLE BENİ NE KADAR ÇOK SEVDİĞİNİ BELLİ ETMİŞ OLDU.KADER DEDİM GEÇTİM SONUNDA BEN DE.HERKES Bİ ŞEKİLDE EKTİĞİNİ BİÇİYOR,SUÇUMUN NE OLDUĞUNU ANLIYAMADIM AMA KABUL ETTİM SUÇLU OLDUĞUMU,BELKİ TESADÜFTÜR,EMİN OLAMAM AMA O GÜNDEN SONRA HERŞEY DAHA İİ OLDU HAYATIMDA.NE MUTLU SEVENLERE,SEVİLENLERE.
- şizoUsta Üye
- Mesaj Sayısı : 300
Yaş : 48
Şehir : Ankara
Puan : 0
Puanlar : 500
Kayıt tarihi : 03/12/10
Geri: Konumuz sevgi...peki siz nasıl seviyorsunuz?...
14/02/11, 08:52 pm
"Hepimizin sevgiye ihtiyacı var ama kimsede fazlası yok"
dikkatimi çekti güzel bir cümle.
Ama bence karşılıksız sevgi diye bişey yok ya.Olmaz öyle bişey..
Biraz altını deşerseniz hepsinde bir karşılık göreceksiniz.
Acizane böyle düşünüyorum...
dikkatimi çekti güzel bir cümle.
Ama bence karşılıksız sevgi diye bişey yok ya.Olmaz öyle bişey..
Biraz altını deşerseniz hepsinde bir karşılık göreceksiniz.
Acizane böyle düşünüyorum...
- şizoUsta Üye
- Mesaj Sayısı : 300
Yaş : 48
Şehir : Ankara
Puan : 0
Puanlar : 500
Kayıt tarihi : 03/12/10
Geri: Konumuz sevgi...peki siz nasıl seviyorsunuz?...
14/02/11, 09:28 pm
Arkadaşlar sözlerim yanlış anlaşılmasın karşılıksız sevgi yoktur derken bir menfaat olarak karşılığını kastetmedim.
Yani bir karşılığı mutlaka vardır.Mesela en azından insan olduğu için seviyoruzdur.
Bunun gibi.
Yunus Emre bile yaradandan ötürü diyor ya.Bir karşılığı var yani.ok?
Yani bir karşılığı mutlaka vardır.Mesela en azından insan olduğu için seviyoruzdur.
Bunun gibi.
Yunus Emre bile yaradandan ötürü diyor ya.Bir karşılığı var yani.ok?
- leponexUsta Üye
- Mesaj Sayısı : 746
Yaş : 42
Şehir : İstanbul
Puan : 0
Puanlar : 852
Kayıt tarihi : 20/09/09
Geri: Konumuz sevgi...peki siz nasıl seviyorsunuz?...
14/02/11, 09:46 pm
katılıyorum Yalnız acizane yerine nacizane yazman gerekirdi; aciz değilsinşizo demiş ki:[i]
Ama bence karşılıksız sevgi diye bişey yok ya.Olmaz öyle bişey..
Biraz altını deşerseniz hepsinde bir karşılık göreceksiniz.
Acizane böyle düşünüyorum...
- şizoUsta Üye
- Mesaj Sayısı : 300
Yaş : 48
Şehir : Ankara
Puan : 0
Puanlar : 500
Kayıt tarihi : 03/12/10
Geri: Konumuz sevgi...peki siz nasıl seviyorsunuz?...
14/02/11, 09:59 pm
Acizane ortama daha uygun düşer diye düşündüm.nacizane fikrim.sen öyle diyorsan öyledir..
- leponexUsta Üye
- Mesaj Sayısı : 746
Yaş : 42
Şehir : İstanbul
Puan : 0
Puanlar : 852
Kayıt tarihi : 20/09/09
Geri: Konumuz sevgi...peki siz nasıl seviyorsunuz?...
14/02/11, 11:25 pm
ukalalık anlama sakın Seni az çok tanıdğım için yazdım Yoksa sana kalmıştır
- tecasbcopsUsta Üye
- Mesaj Sayısı : 1314
Yaş : 48
Şehir : İstanbul
Puan : 0
Puanlar : 1990
Kayıt tarihi : 30/09/10
Geri: Konumuz sevgi...peki siz nasıl seviyorsunuz?...
15/02/11, 06:58 pm
Kızımın adı Sevgi. Edip Akbayram'ın şarkısı var hani, kızımın adı Sevgi oğlumun adı Barış, kızım doğduğunda gündemimde şizofren, ateizm, komünizm, kapitalizm, savaşlar kavgalar vardı. Edip'te baya bağımlılıktı. Aldırma gönül belki her gün ağzımdaydı. Fikir özgürlüğü falan filan canımı sıkıyodu. Kızımın adı Sevgi dedim Sevgi oldu. Sonra baktım ki buda Hümanizm ızdırabına girmekmiş. Ne Sevgi ne Savaş. En iyisi/doğrusu bu. Sevgi dersen akla savaş geliyo ve savaş isteniyo. Nankörlük diye bişey çıkıyo. Merhamete karşılık zulüm görülüyo, ben sana böyle yaptım sen bana bunu mu yapacaktın oluyo falan filan.. Biraz daha karıştırdığınız zaman sevginin nefretin savaşın silahın kavganın altından hep bişeylere inanmak çıkıyo, görmemek safça inanmak, ....
Konumuz görmek. Peki siz görüyor musunuz?
Konumuz görmek. Peki siz görüyor musunuz?
- tecasbcopsUsta Üye
- Mesaj Sayısı : 1314
Yaş : 48
Şehir : İstanbul
Puan : 0
Puanlar : 1990
Kayıt tarihi : 30/09/10
Geri: Konumuz sevgi...peki siz nasıl seviyorsunuz?...
15/02/11, 07:06 pm
- tecasbcopsUsta Üye
- Mesaj Sayısı : 1314
Yaş : 48
Şehir : İstanbul
Puan : 0
Puanlar : 1990
Kayıt tarihi : 30/09/10
Geri: Konumuz sevgi...peki siz nasıl seviyorsunuz?...
15/02/11, 07:27 pm
Biraz hatırlıyım, hatılayalım o günleri he.
https://www.youtube.com/watch?v=QptaDZ2AnW8
https://www.youtube.com/watch?v=nG9ByIiips8
https://www.youtube.com/watch?v=i-xo5tyWDO0&feature=related
https://www.youtube.com/watch?v=vIB4C3oZQVE
https://www.youtube.com/watch?v=f618PN9mF5I
https://www.youtube.com/watch?v=Lt53rjI75rQ&feature=related
https://www.youtube.com/watch?v=JbGzOrF4FrU&feature=related
https://www.youtube.com/watch?v=R96MxOLAqD4
https://www.youtube.com/watch?v=hJLEh60jvxU&feature=related
https://www.youtube.com/watch?v=oQS6tmlbJ6Y
https://www.youtube.com/watch?v=ilwOtXMN4rQ&feature=related
https://www.youtube.com/watch?v=_Q0iqHt9rtQ&feature=related
https://www.youtube.com/watch?v=GjpGi1BbNQ4&feature=related
https://www.youtube.com/watch?v=DDkd8EXAH78
https://www.youtube.com/watch?v=GWB1klUD2DU&feature=related
https://www.youtube.com/watch?v=Aoms3JdUKb4
https://www.youtube.com/watch?v=X0xbcOHVj2o&feature=related
https://www.youtube.com/watch?v=u8O4TKmEcqw
https://www.youtube.com/watch?v=28D6Q741o4c&feature=related
https://www.youtube.com/watch?v=7JduUpb-YCE&feature=related
https://www.youtube.com/watch?v=75BpYMqJt7E
https://www.youtube.com/watch?v=HOnEI8SZJnk&feature=related
https://www.youtube.com/watch?v=kp1NNOYD6i4&feature=related
https://www.youtube.com/watch?v=EkkhRxgwBKE&feature=related
O Dünya'nın şarkılarından bazıları. Bunları dinleyip dinleyip devlete, millete, Zeynep'e, üçkağıtçıya, şerefsize, polise, orduya oraya buraya habire küfür edip, yazıyodum anlatıyodum konuşuyodum, küplerdeydim, böyle bir ızdırap yoktu, aşk var, düşmanlık var, nefret var kin var, kavga var, gasp var, hırsız var, devlet halkı soyuyo, kurumlar soyuyo, savaş var, varda var, bu ne lan aq diyodum, aq Dünya'sı diyodum (Bu lafım klasik devam eden bir lafımdı), bu şarkıları yada başka şarkıları dinleyip sizde biyerlere bişeylere isyan etmişsinizdir.
https://www.youtube.com/watch?v=QptaDZ2AnW8
https://www.youtube.com/watch?v=nG9ByIiips8
https://www.youtube.com/watch?v=i-xo5tyWDO0&feature=related
https://www.youtube.com/watch?v=vIB4C3oZQVE
https://www.youtube.com/watch?v=f618PN9mF5I
https://www.youtube.com/watch?v=Lt53rjI75rQ&feature=related
https://www.youtube.com/watch?v=JbGzOrF4FrU&feature=related
https://www.youtube.com/watch?v=R96MxOLAqD4
https://www.youtube.com/watch?v=hJLEh60jvxU&feature=related
https://www.youtube.com/watch?v=oQS6tmlbJ6Y
https://www.youtube.com/watch?v=ilwOtXMN4rQ&feature=related
https://www.youtube.com/watch?v=_Q0iqHt9rtQ&feature=related
https://www.youtube.com/watch?v=GjpGi1BbNQ4&feature=related
https://www.youtube.com/watch?v=DDkd8EXAH78
https://www.youtube.com/watch?v=GWB1klUD2DU&feature=related
https://www.youtube.com/watch?v=Aoms3JdUKb4
https://www.youtube.com/watch?v=X0xbcOHVj2o&feature=related
https://www.youtube.com/watch?v=u8O4TKmEcqw
https://www.youtube.com/watch?v=28D6Q741o4c&feature=related
https://www.youtube.com/watch?v=7JduUpb-YCE&feature=related
https://www.youtube.com/watch?v=75BpYMqJt7E
https://www.youtube.com/watch?v=HOnEI8SZJnk&feature=related
https://www.youtube.com/watch?v=kp1NNOYD6i4&feature=related
https://www.youtube.com/watch?v=EkkhRxgwBKE&feature=related
O Dünya'nın şarkılarından bazıları. Bunları dinleyip dinleyip devlete, millete, Zeynep'e, üçkağıtçıya, şerefsize, polise, orduya oraya buraya habire küfür edip, yazıyodum anlatıyodum konuşuyodum, küplerdeydim, böyle bir ızdırap yoktu, aşk var, düşmanlık var, nefret var kin var, kavga var, gasp var, hırsız var, devlet halkı soyuyo, kurumlar soyuyo, savaş var, varda var, bu ne lan aq diyodum, aq Dünya'sı diyodum (Bu lafım klasik devam eden bir lafımdı), bu şarkıları yada başka şarkıları dinleyip sizde biyerlere bişeylere isyan etmişsinizdir.
- leponexUsta Üye
- Mesaj Sayısı : 746
Yaş : 42
Şehir : İstanbul
Puan : 0
Puanlar : 852
Kayıt tarihi : 20/09/09
Geri: Konumuz sevgi...peki siz nasıl seviyorsunuz?...
15/02/11, 11:49 pm
Çoğumuz EĞER sevgisini benimsemiş ebeveynlerimiz yüzünden bu hale gelmişiz diye düşünüyorum Basit örneklendirmeler yaparsam;
*EĞER karnende bütün notların 5 olursa ve takdir alırsan seni severim
*EĞER herşeyi benim dediğim şekilde yaparsan seni severim
*EĞER dediğim saatte oyununu bırakıp yatarsan seni severim
*EĞER ileride benim dediğim mesleği seçersen seni severim
*EĞER anneni aldattığımı ona söylemezsen seni severim
*EĞER benim onaylayacağım kişiyle evlenirsen seni severim
*EĞER EĞER EĞER...
liste böyle uzar
gider
*EĞER karnende bütün notların 5 olursa ve takdir alırsan seni severim
*EĞER herşeyi benim dediğim şekilde yaparsan seni severim
*EĞER dediğim saatte oyununu bırakıp yatarsan seni severim
*EĞER ileride benim dediğim mesleği seçersen seni severim
*EĞER anneni aldattığımı ona söylemezsen seni severim
*EĞER benim onaylayacağım kişiyle evlenirsen seni severim
*EĞER EĞER EĞER...
liste böyle uzar
gider
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz