- rockermenGedikli Üye
- Mesaj Sayısı : 108
Yaş : 41
Şehir : ankara
Puan : 0
Puanlar : 299
Kayıt tarihi : 01/11/10
Shine
22/06/11, 12:32 am
Shine, 1996 yapımı bir film. Gerçek bir öyküye dayanmakta olup biyografi filmidir ayrıca. Dünyanın en tanınmış piyanistlerinden David Helfgott'un yaşam öyküsü Geoffrey Rush'ın muhteşem performansıyla beyazperdeye aktarılmıştır. Geoffrey Rush, bu rol için biçilmiş kaftan olduğunu filmin her sahnesinde ispatlamaktadır. Zaten kendisine en iyi oyuncu Oscar'ı da boşuna verilmemiştir.
Shine, yönetmeninin belki de en iyi filmi. Ödüllere doymamış, müzikleriyle adından uzun süre bahsettirmiş yaklaşık 50 defa hiç sıkılmadan izlediğim bir filmdir.
İnceleme;
David Helfgott, çocukluktan itibaren Klasik müzik hayranı despot babası tarafından piyano başına oturtulmuş, en zor parçaları çalması için baskı yapılan birisidir. Babasının onu sürekli en iyilerden birisi olacaksın şeklindeki telkinleri küçük David'in ruhsal yapısına zarar vermekte ve yaşadığı her küçük veya büyük çaptaki başarısızlıklar onu bunalıma sürüklemektedir. Küçük David her yarışmayı kaybettiğinde babasının işkencesine de yenik düşmektedir. Babasının Hellfgot yetişkin bir insan olduğu halde yapmaya devam ettiği baskılar sonucunda onu isyan noktasına getirecektir. David'in olağanüstü bir yeteneği vardır. Aslında onun en büyük destekçisi babası olduğu halde aynı zamanda önündeki en büyük engel de yine babasıdır. Babası David'in dünyanın en iyi müzisyen okulunda eğitim görmesine bile engel olmaktadır. David ilk defa babasına başkaldırır ve burslu olarak Londra'daki Kraliyet Müzik Akademisi'ne gider. Orada kendini yetiştirir. Küçüklükten beridir kafasında tek bir şey çalmak vardır. Sergei Rahmaninoff'un dünyanın çalınması en zor parçası olan ve dünya üzerinde sadece 3-4 kişinin başarıyla, eksiksiz çaldığı 3. senfonisini çalabilmektir. David Helfgott, bu şarkı için aylarca çalışır ve bu besteyi konserinde eksiksiz çalar. Konser bitiminde David artık başka bir dünyanın insanı olmuştur. Akıl ve ruh sağlığını kaybeder ve olmaması gereken bir deliler dünyasına geçiş yapar. Hayatındaki en değerli şeyini yitirmiştir David; aklını. Doktorlar tarafından piyano çalması yasaklanır. Çünkü piyanonun hastalığının temel sebebi olduğuna inandırılmıştır. Oysa David, içindeki baskı zincirini halen kıramamıştır. Tedavisi yıllar sürer. Bir gün hastanede bir piyanoya rastlar. Piyanoyu çalan kadın David'i tanımaktadır. David'e bir ev bulur ve orada piyano çalmasına imkan verir. Ancak David bu evde rahat değildir. Sefil bir hayat yaşamaktadır. Bir gün eve geldiğinde ev sahibinin piyanoyu çalmasın diye tuş korumasından kilitlediğini görür. Notalarını alarak daha önce piyanosunu çalmak için yalvardığı bara gider. Bardakiler onunla dalga geçerken o filmin en güzel parçalarından birisi olan Rimsky Korsakov'un Flight Of The Bumble Bee parçasını (bu eser piyanoya Rachmaninoff tarafından adapte edilmiştir) çalar. (Rush'un bu eseri piyanoda çalmak için ideal olan iince ve uzun parmakları vardır ve zaten biraz da bu yüzden bu role seçilmiştir ama ne yazık ki piyano çalamamaktadır! Kendisinin aylarca piyano çalıştığı söyleniyor ve bu şarkı için gecelerce boyunca uğraştığı da...). Bu şarkıyı çaldığı andan itibaren David'in hayatı değişir. Çünkü dünyanın en büyük piyano ustasıdır ve değeri yeni anlaşılmıştır. Artık zincirlerden ilkini kırar. Piyanosunu çalmak için yalvardığı barın bir çalışanıdır ve inanılmaz bir dinleyiciye sahiptir. Gazetelere çıkmaya başlar. (Yönetmen bu sahneleri asla abartmamıştır ve bütün gerçekliğiyle yansıtmıştır. Bu da Shine filmini diğer başarılı sanatçı filmlerinden ayırmaktadır). Babası David'i gazatede görür ve onu ziyarete gelir. David babasına onu asla affetmeyeceğini söyler. Babası giderken pencereden bakar ve sadece hoşçakal baba der. David'in hayatına bir anda astrolog olan Gillian (Lynn Redgrave) girer. David, ona evlenme bile teklif eder. Gillian yıldızlara bakar ve hayatının David ile kesiştiğini görür. David bundan sonra zincirin son halkasını da kırmalıdır. Rahmaninoff'un 3. senfonisini çalmalıdır. Ama artık yanında Gillian vardır. Gillian'ın desteğiyle hayatının " o benim için unutulmaz olan tek konserdir" dediği konserini verir. Artık dünya çapında tanınan bir piyanisttir. Çünkü Rahmaninoff'un çalmak için ondan fazla parmağınız ve iki beyniniz olmalı denilen şarkısını eksiksiz çalabilmektedir. David Hellfgot dünyanın son müzik dehası ve harikasıdır.
Filmde görülen en temel öğe insanların yetiştirilme tarzlarının onların bütün hayatını belirlediği ve her insanın içindeki yeteneğin asla susmayacağıdır. David'in hayatı belki sıkıntılarla geçmiştir ama o yapmak istediği tek şeyi sonunda yapmış ve başarıya ulaşmıştır. İnsanların başarı yolundaki azimlerini yükseltiyor Shine filmi. Bir biyografi olması da ayrı bir önem kazanıyor. Çünkü David bir hayal kahramanı değildir. Dünyayı değil kendini kurtarmıştır. David içindeki zincirleri kırarak yaşamın içine girmiştir.
Shine izlenesi mutlaka defalarca izlenesi bir film. Kaçırılmayacak bir başyapıt
Shine, yönetmeninin belki de en iyi filmi. Ödüllere doymamış, müzikleriyle adından uzun süre bahsettirmiş yaklaşık 50 defa hiç sıkılmadan izlediğim bir filmdir.
İnceleme;
David Helfgott, çocukluktan itibaren Klasik müzik hayranı despot babası tarafından piyano başına oturtulmuş, en zor parçaları çalması için baskı yapılan birisidir. Babasının onu sürekli en iyilerden birisi olacaksın şeklindeki telkinleri küçük David'in ruhsal yapısına zarar vermekte ve yaşadığı her küçük veya büyük çaptaki başarısızlıklar onu bunalıma sürüklemektedir. Küçük David her yarışmayı kaybettiğinde babasının işkencesine de yenik düşmektedir. Babasının Hellfgot yetişkin bir insan olduğu halde yapmaya devam ettiği baskılar sonucunda onu isyan noktasına getirecektir. David'in olağanüstü bir yeteneği vardır. Aslında onun en büyük destekçisi babası olduğu halde aynı zamanda önündeki en büyük engel de yine babasıdır. Babası David'in dünyanın en iyi müzisyen okulunda eğitim görmesine bile engel olmaktadır. David ilk defa babasına başkaldırır ve burslu olarak Londra'daki Kraliyet Müzik Akademisi'ne gider. Orada kendini yetiştirir. Küçüklükten beridir kafasında tek bir şey çalmak vardır. Sergei Rahmaninoff'un dünyanın çalınması en zor parçası olan ve dünya üzerinde sadece 3-4 kişinin başarıyla, eksiksiz çaldığı 3. senfonisini çalabilmektir. David Helfgott, bu şarkı için aylarca çalışır ve bu besteyi konserinde eksiksiz çalar. Konser bitiminde David artık başka bir dünyanın insanı olmuştur. Akıl ve ruh sağlığını kaybeder ve olmaması gereken bir deliler dünyasına geçiş yapar. Hayatındaki en değerli şeyini yitirmiştir David; aklını. Doktorlar tarafından piyano çalması yasaklanır. Çünkü piyanonun hastalığının temel sebebi olduğuna inandırılmıştır. Oysa David, içindeki baskı zincirini halen kıramamıştır. Tedavisi yıllar sürer. Bir gün hastanede bir piyanoya rastlar. Piyanoyu çalan kadın David'i tanımaktadır. David'e bir ev bulur ve orada piyano çalmasına imkan verir. Ancak David bu evde rahat değildir. Sefil bir hayat yaşamaktadır. Bir gün eve geldiğinde ev sahibinin piyanoyu çalmasın diye tuş korumasından kilitlediğini görür. Notalarını alarak daha önce piyanosunu çalmak için yalvardığı bara gider. Bardakiler onunla dalga geçerken o filmin en güzel parçalarından birisi olan Rimsky Korsakov'un Flight Of The Bumble Bee parçasını (bu eser piyanoya Rachmaninoff tarafından adapte edilmiştir) çalar. (Rush'un bu eseri piyanoda çalmak için ideal olan iince ve uzun parmakları vardır ve zaten biraz da bu yüzden bu role seçilmiştir ama ne yazık ki piyano çalamamaktadır! Kendisinin aylarca piyano çalıştığı söyleniyor ve bu şarkı için gecelerce boyunca uğraştığı da...). Bu şarkıyı çaldığı andan itibaren David'in hayatı değişir. Çünkü dünyanın en büyük piyano ustasıdır ve değeri yeni anlaşılmıştır. Artık zincirlerden ilkini kırar. Piyanosunu çalmak için yalvardığı barın bir çalışanıdır ve inanılmaz bir dinleyiciye sahiptir. Gazetelere çıkmaya başlar. (Yönetmen bu sahneleri asla abartmamıştır ve bütün gerçekliğiyle yansıtmıştır. Bu da Shine filmini diğer başarılı sanatçı filmlerinden ayırmaktadır). Babası David'i gazatede görür ve onu ziyarete gelir. David babasına onu asla affetmeyeceğini söyler. Babası giderken pencereden bakar ve sadece hoşçakal baba der. David'in hayatına bir anda astrolog olan Gillian (Lynn Redgrave) girer. David, ona evlenme bile teklif eder. Gillian yıldızlara bakar ve hayatının David ile kesiştiğini görür. David bundan sonra zincirin son halkasını da kırmalıdır. Rahmaninoff'un 3. senfonisini çalmalıdır. Ama artık yanında Gillian vardır. Gillian'ın desteğiyle hayatının " o benim için unutulmaz olan tek konserdir" dediği konserini verir. Artık dünya çapında tanınan bir piyanisttir. Çünkü Rahmaninoff'un çalmak için ondan fazla parmağınız ve iki beyniniz olmalı denilen şarkısını eksiksiz çalabilmektedir. David Hellfgot dünyanın son müzik dehası ve harikasıdır.
Filmde görülen en temel öğe insanların yetiştirilme tarzlarının onların bütün hayatını belirlediği ve her insanın içindeki yeteneğin asla susmayacağıdır. David'in hayatı belki sıkıntılarla geçmiştir ama o yapmak istediği tek şeyi sonunda yapmış ve başarıya ulaşmıştır. İnsanların başarı yolundaki azimlerini yükseltiyor Shine filmi. Bir biyografi olması da ayrı bir önem kazanıyor. Çünkü David bir hayal kahramanı değildir. Dünyayı değil kendini kurtarmıştır. David içindeki zincirleri kırarak yaşamın içine girmiştir.
Shine izlenesi mutlaka defalarca izlenesi bir film. Kaçırılmayacak bir başyapıt
- eddingGedikli Üye
- Mesaj Sayısı : 230
Yaş : 42
Puan : 0
Puanlar : 533
Kayıt tarihi : 06/07/10
Geri: Shine
23/06/11, 11:32 am
Biliyorum bu piyanisti tr yede gelmişti yakın zamanda konsere bu filmide izlemek gerekli.paylaşım için teşekkürler..
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz